top of page

Taşların Altında Bir Medeniyet: Kapadokya Yeraltı Şehirleri ve Gizemli Dünyası

Çoğu insan Kapadokya'yı düşündüğünde olağandışı manzaraları, peri bacaları üzerinde süzülen renkli sıcak hava balonları ve kayalara oyulmuş büyüleyici mağaraları hayal eder. Elbette tüm bunlar gerçekten büyülü olsa da, Kapadokya'nın genellikle fark edilmeyen başka bir yönü daha vardır o da yüzeyin altında gizlenen yeraltı şehirleridir. Yerin derinliklerine oyulmuş bu antik şehirler, hayatta kalmanın, inancın ve inanılmaz insan yaratıcılığının hikayelerini anlatır. Bu yeraltı harikalarının derinliklerine birlikte yolculuk yaparak, tarihi önemlerini ve en başta inşa edilmelerinin neden etkileyici olduğunu ortaya çıkaracağız. Kapadokya'nın farklı, daha karanlık ama aynı derecede şaşırtıcı yönünü keşfetmeye hazırsanız o halde başlayalım!


Kapadokya Yeraltı Şehirlerinin Kökeni

Cappadocia'nın eşsiz peri bacaları ve onların altında uzanan çok katlı, ışıkla aydınlatılmış yeraltı şehirlerinin dijital illüstrasyonu.

Sıcak hava balonları ve mağara otellerden önce Kapadokya tarihi çok daha ilginç bir şeye ev sahipliği yapıyordu: Yerin altında ki gizli bir dünyaya. Bazıları 60 metre derinliğe kadar uzanan ve birden fazla kattan oluşan bu yeraltı şehirlerinin binlerce yıl önce ortaya çıktığına inanılıyor. Birçok tarihçi kökenlerini M.Ö. 1200'lerde Hititlere kadar dayandırsa da, bunları gerçekten yaygınlaştıran ilk Hristiyanlar olmuştur. Dini baskıların yaşandığı dönemlerde, özellikle de Roma İmparatorluğu döneminde, tüm topluluklar güvenlik bulmak için yeraltına kaçmıştır. Bu yeraltı şehirleri sadece geçici barınaklar değildi aynı zamanda yumuşak volkanik kayalara oyulmuş, yaşam alanları, mutfaklar, depolar, kuyular, şarap imalathaneleri ve hatta kiliselerle tamamlanmış tam işlevli şehirlerdi.


Bu yeraltı şehirleri ile ilgili en inanılmaz şeylerden biri de akıl almaz mühendislik işleri olmasıdır. Bu şehirler binlerce insanı bir seferde aylarca barındırabiliyordu ki bu durum bize bir zamanlar yukarıdan gelen tehdidin ne kadar ciddi olduğunu gösterir niteliktedir. Nesiller boyu güneş ışığı olmadan yaşayan, çocuk yetiştiren, ibadet eden ve yaşamlarını neredeyse gizlilik içinde sürdüren aileleri hayal edin. Bu hem unutulmaz hem de hayranlık uyandırıcı bir şey değil mi sizce de? Bu hikayeyi daha da çekici kılan şey ise bu şehirlerin nasıl yeniden keşfedildiğidir. Bazıları 1960'larda bir ev sahibinin bodrumundaki duvarı yıkmasıyla tesadüfen bulunmuş ve arkasında geniş bir tünel ağı ortaya çıkmıştır.


Kapadokya'nın Kalbinde Yeraltı Yaşamı

Kapadokya yeraltı şehrinde antik mimariyle oyulmuş tünel ve odalar

İlk bakışta yeraltında yaşama fikri kulağa biraz garip, hatta klostrofobisi olan okuyucularımız için akla çok korkunç bir düşünceymiş gibi gelebilir. Ancak Kapadokya'nın eski insanları için bu, tehlikeli bir dünyadan kaçmanın yegane çözümüydü. Bu bölge yüzyıllar boyunca istilalardan, baskınlardan ve dinin kötüyü kullanılmasından dolayı payına düşeni almıştır. Bu yüzden bölge halkı sürekli kaçmak ya da savaşmak yerine daha akıllıca bir çözüm bulmuş ve ayaklarının altına koca koca şehirler inşa etmişlerdir. Bu yeraltı sığınakları sadece günlerce değil, aylarca barınak görevi görerek tüm toplulukların saklanmasını ve zarar görmemesini sağlamıştır.


Kapadokya halkı sadece birkaç tünel açıp en iyisini ummakla yetinmemiş, dikkat çekebilecek ayrıntılara sahip tam ölçekli şehirler tasarlamışlardır. Sizden gözlerinizi kapatıp düşünmenizi istiyorum; hayvanlar için ahırlar, dumanı havalandırmak için akıllı baca sistemlerine sahip mutfaklar, yiyeceklerle dolu depolar, tatlı su için derin kuyular ve hatta dua ve eğitim için özellikle dizayn edilmiş alanlar. Aileler yeraltında yaşıyor, çalışıyor, yemek pişiriyor ve perdenin ardında canlı bir hayat ortamı yaratıyorlardı.


Karanlığa ve izolasyona rağmen, bu yeraltı evlerinde bir düzen ve topluluk duygusu vardı. Elbette göz alıcı değildi, ancak güvenli, verimli ve zamanına göre etkileyici derecede gelişmişti. Bugün, bu eski tünellerde dolaşırken, yeraltındaki yaşamlarını tamamen oyarak sürdüren insanların becerikliliğine hayran kalmamak elde değildir çünkü zorlukları yeniliğe, korkuyuda dirence dönüştürmüşmeyi başarabilmişlerdir.


Zanaat, İnanç ve Efsanenin Birleştiği Yer

Kapadokya yeraltı şehirlerinin iç yapısını gösteren oyma tünel ve taş savunma kapısı

Yumuşak volkanik kayalara oyulmuş bu devasa yeraltı kompleksleri bir gecede inşa edilmemiştir. İnsan nesilleri yüzyıllar boyunca bunları özenle genişleterek hava bacaları, havalandırma sistemleri, su kuyuları, ortak mutfaklar ve hatta savunma amaçlı yuvarlanan taş kapılarla tamamlanan çok seviyeli yapılar yarattı. Burada esas nefes kesici olan, bu eski mimarların hiçbir modern alet kullanmadan, sabit sıcaklıkları korumayı, temiz hava akışını sağlamayı ve tehlike zamanlarında binlerce insanı barındırabilecek tüm şehirleri tasarlamayı nasıl başardıklarıdır.


Ancak teknik başarıları hikayenin sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Tüm bu mimari planlamanın altında bir efsaneler dünyası ve cevaplanmamış sorular yatmaktadır. Bazı yerliler bu tünellerin sadece sığınak değil, aynı zamanda kutsal alanlar olduğuna, hatta muhtemelen göksel hizalanmalarla bağlantılı olduğuna inanmaktadır. Diğerleri ise gizli bilgilere, hala keşfedilmemiş gizli geçitlere ya da yazılı kayıtların gösterdiğinden çok daha eski uygarlıklarla bağlantılara dair hikayeler kulaktan kulağa dolaşmaktadır. Bunun yanı sıra modern pop kültürü de uzaylılar, yeraltı enerji alanları ve unutulmuş teknolojilerle ilgili teorilerle bu hikayelere katkı sağlamıştır. Bu çılgın iddiaların bilimsel dayanağı pek az olsa da, sessiz ve karanlık koridorlarda yürümenin zaten başlı başına büyüleyici olan deneyimine hiç kuşkusuz ekstra bir güzellik katmaktadırlar.


Bu Şehirleri Gerçekten Özel Kılan Ne?

apadokya yeraltı şehrinde düşünen adam, tarihi mimarinin önünde

Peki, Kapadokya yeraltı şehirleri gerçekten neden bu kadar özeldir? Dürüst olmak gerekirse her şey. Sadece dudak uçuklatan yeraltı mimarisi ya da insanların tüm şehirleri yerin derinliklerinde elle oymayı başarmış olması değil. Bu şehirler, insan azminin, yaratıcılığının ve gizeminin her tünelde ve taşta saklı olduğu inanılmaz bir birleşimdir. Zorunlulukla doğmuşlardır; işgalcilerden, zulümden ve savaştan korunmak için güvenli birer sığınak olarak inşa edilmişlerdir. Ama zamanla bu alanlar sadece birer sığınak olmaktan çıkmıştır. İnsanlar burada yaşam kurmuş, yemek yapmış ve aileleriyle birlikte sessizce hayatlarına devam etmişlerdir.


Onları unutulmaz kılan şey aynı zamanda hayal gücümüzü harekete geçirmeye devam etmeleridir. Mühendesliklerinin yanı sıra buna bir de efsaneleri - gizli geçit hikayelerini, kutsal ritüelleri, hatta uzaylılarla ilgili çılgın teorileri de eklediğinizde, ortaya çıkan gizem bambaşka bir boyut kazanıyor. İster bir tarih aşığı, ister bir mimari meraklısı ya da sadece maceranın peşinde koşan biri olun, Kapadokya'nın yeraltı şehirleri bize zamanın ötesinde eskimeyen bir dünyanın kapılarını aralamaktadır.


Kaynakça


  1. Yalav-Heckeroth, Feride. “The Story Behind the Underground Cities of Turkey, and How to Visit.” Culture Trip, 25 Oct. 2024, theculturetrip.com/europe/turkey/articles/the-story-behind-turkeys-underground-cities.

  2. Truman, Geena. Turkey’s Underground City of 20,000 People. 16 Dec. 2022, www.bbc.com/travel/article/20220810-derinkuyu-turkeys-underground-city-of-20000-people.

  3. “Mystery of History; Cappadocia Underground Cities.” Sunnova Travel, 24 Jan. 2022, www.sunnovatravel.com/2022/01/23/cappadocia-underground-cities.

  4. Davidson, Lucy. “Cappadocia Underground Cities.” History Hit, www.historyhit.com/locations/cappadocia-underground-cities.

Comments


bottom of page