Deniz ve Okyanuslarda Petrol Kirliliği
- Ayşe Özlem Akın
- 24 Tem
- 7 dakikada okunur
Petrol, 20. yüzyıldan itibaren en önemli fosil enerji kaynakları arasında yer almaktadır. Uluslararası stratejilerin, anlaşmaların ve savaşların odak noktasını oluştururken 21.yüzyılda uluslararası ticarete damgasını vurmuştur. Ülkelerdeki iç ticaretin gelişmesi de küresel petrol ticaretine bağlıdır. Ülkelerdeki üretim faaliyetleri, teknoloji ve yatırımlar petrolün taşınım ile dolaylı olarak şekillenir.
İçindekiler
Petrol Rezervlerinin Dağılımı

Petrol rezervlerinin neredeyse yarısı Orta Doğu’da yer alırken, diğer yarısı da Güney ve Kuzey Amerika, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında dağılım göstermektedir. Kanıtlanmış petrol rezervlerinde ilk sırayı 298,3 milyar varille Venezuela alırken, 265,9 milyar varille Suudi Arabistan ikinci sırada, 174,3 milyar varille Kanada üçüncü, 157 milyar varille İran dördüncü, 150 milyar varille Irak beşinci ve 101,5 milyar varille Kuveyt altıncı sırada bulunmaktadır. ABD ise rezerv açısından 44,2 milyar varille 11’inci sıradadır.

Petrol rezervlerinin dünyada Venezuela ve Suudi Arabistan olarak iki odak noktası olması ihracat ve ithalat faaliyetlerinin birçok ülke için deniz aşırı olması demektir. Ulaşım maliyeti, yük kapasitesi ve kesintisiz ulaşım özellikleri ile deniz yolu ulaşımı, petrol ticareti açısından avantajlı bir transfer yöntemi olarak seçilmiştir ve günümüzde büyük bir ticaret ağı olarak kendini göstermektedir. Bu ağ içeresinde zaman zaman petrol tankerlerinin devrilmesi, tankerlerin balast suyunu boşaltmaları ve diğer ticaret filoları gemilerindeki petrol sızıntıları, denizlerde ve okyanuslarda petrol kirliliğine neden olmaktadır. Okyanuslarda ve denizlerde var olan su akıntıları bu kirliğin daha büyük alanlara yayılmasına neden olmaktadır. Öyle ki enerji kaynağı açısından henüz yerine konulabilecek başka bir kaynak yoktur. Bu yüzden petrol, şu ana kadar yarattığı çevresel sorunlarla birlikte gelecekte de birçok olası çevre felaketine neden olacaktır.
Petrol Kirliliği Neden Olur?

Deniz ve okyanuslardaki petrol kirliliği; karasal kirlilik, tanker kazaları, tanker balast suyu boşaltma, gemi ulaşım trafiği, rafineri tesisleri, denizde petrol çıkarımı ve üretimi, petrol sızıntıları, gemilerden sızan petrol kalıntıları, tankere petrol yükleme veya boşaltma tesisleri, gemilerin kaza sonrası denize dökülen petrol bileşiklerinden kaynaklanır. Petrol kirliliği sucul ekosistemlerde önemli bir tehdit unsurudur. Kaza sırasında doğrudan denize dökülen petrol, sudaki yaşamı büyük ölçüde sona erdirirken diğer kirlenme yolları da sucul ekosistemlerde aynı kısıtlayıcı etkiye sahip olmaktadır. Ayrıca tanker kazaları sonucu yangınlar da meydana gelebilmektedir. Yangında karbondioksit, kükürtdioksit vb. sera gazları atmosfere karışarak atmosferik kirliliğe neden olmaktadır. Bu gazlar sürekli rüzgarlar ve basınç farkının yarattığı rüzgarlar ile sürekli taşınırlar ve asit yağmurları şeklinde tekrardan yeryüzüne inerek karalara, okyanuslara ve denizlere ulaşırlar.
Petrol Denize Ne Kadar Karışır?

Bir patlamanın yaratacağı boyutu tahmin etmek güçtür ve yayılım sahası geniştir. Tanker kazası sonucunda denize sızan petrolün %16’sı suya, %15’i ise buharlaşarak atmosfere karışır. %22’si biyolojik olarak çözünür, %3’ü açık denizde toplu olarak kalır, %16’sı kıyıya vururken, %28’i su dibine çöker. Tanker ve boru hatları ile taşınan petrolün sızması, rafineri ve tanker kazaları sonucu meydana gelen bu tür kirlenmenin boyutu, genellikle petrol ile kaplanan alanların büyüklüğü ile değerlendirilmektedir. Petrol ve türevlerinin yoğunluğunun, deniz suyu yoğunluğundan ortalama % 10 daha az olması nedeniyle, su yüzeyinde kalan maddeler, sahile ulaşıncaya kadar bu konumlarını koruyamamaktadır. Böylece petrol ve türevlerinin, denize dökülmelerinden birkaç ay sonra hacim olarak % 85’ i azalırken, kalan kısım siyah yoğun katranımsı bir madde olarak dibe çöker veya sahile vurur. Petrolün su yüzeyinde tabakalar oluşturması, ışığın suyun derinliklerine iletilmesini engeller bu da fotosentez olayını azaltır ve anoksik koşullara sebebiyet verir. Anoksik ortamlar yetersiz oksijen ortamlarıdır. Bu ortamlarda alt düzeylerde yaşayan canlıların biyolojik ve fizyolojik faaliyetleri son bulur ve toplu ölümler gerçekleşir.
Petrol Kirliliği Nasıl Meydana Gelir?
Sudaki karbon, azot ve kükürt konsantrasyonlarının artmasına sebebiyet veren petrol kirliliği; zararlı veya zararsız mikroalglerin artışına optimum koşullar sağlar, ekosistemde dengenin bozulmasına neden olarak diğer canlı türlerinin gelişimini engeller ve deniz tabanlarında toksik madde birikimine neden olur. Toksik maddeler; midyeler, balık yumurtaları ve larvalar için olumsuz yaşam alanları oluşturur. Öyle ki, deniz kirliliğinin hangi boyutta olduğunu anlamamıza imkan kılan indikatörlerden birisi midyelerdir. Midye, kirliliğin oluşturduğu toksik maddeleri süzerek bünyesinde biriktirir ve kirlilik düzeyi hakkında ve hatta yayılımı, dağılımı konusunda bize bilgiler verir. Denizel ekosistemlerde petrol kirliliği, denizaltı bitki örtüsü içinde olumsuz koşullar oluşturur. Su yüzeyinin kaplanması ve direkt olarak dibe çökelen petrol, başlıca deniz çayırlarını ve çayır ekosistemi içerisinde bulunan diğer canlı türlerinin beslenmesini engeller. Karbon ve azot konsantrasyonlarının artması ve engellenen ışık, fotosentezin gerçekleşmesi için uygun koşulları ortadan kaldırır ve sudaki bileşim dengeleri bozulduğu için oksijen yeterli miktarda sağlanamaz, sonucunda ötrafikasyon meydana gelir.
Sularda meydana gelen doğal bir başka olay ise med-cezirdir. Med-cezir bölgesinde ve kıyı alanlarında yaşayan canlı türleri, oldukça uzağında meydana gelmiş bir sızıntıdan etkilenebilirler. Yengeç, karides, kum midyesi, istiridye, denizçakısı başlıca etkilenebilecek türlerin arasındadır. Ayrıca su kuşları da başlıca etkilenen kuş türleri arasında yer alır. Su kuşlarının, temas yoluyla petrole maruz kalmaları bir sebepken, ekosistemdeki bozulan dengenin beslenmelerini engellemesi bir başka sebeptir.
Büyük Petrol Sızıntısı Olayları

1973 İspanya’nın kuzeybatı kıyısında, Andros Patris’te omurgada 15 metrelik bir çatlak oluştu ve yaklaşık 50.000 ton petrol Atlantik okyanusuna döküldü.
1975 Jacob Maersk’in Leixos Limanı, Portekiz’de dibe oturması makine dairesinde bir patlamaya ve bütün geminin ateş almasına neden oldu. Toplamda 88.000 ton petrol deniz kıyısına döküldü.
1976 Urquiola İspanya`da La Coruna’ya girerken petrol sızmasına sebep olacak şekilde dibe oturdu. Yayılan kirlilik kabuklu deniz canlılarına ve deniz ortamına zarar verdi. Patlamalar şehirde hasarlara yol açtı ve oluşan duman yerli halkı etkiledi. 108.000 ton petrol döküldü.
1979 Atlantic Empress, Hindi Adalarının batısındaki Tobago açıklarında Aegean Captain ile çarpıştı. Gemiler çarpışmadan sonra ateş aldı. Kaza 29 ölümle sonuçlandı. Sonunda Atlantic Empress taşıdığı 270.000 ton ham petrolle battı.
1979 93.000 ton petrol taşıyan Independenta ile kuru yük gemisi Evrialy İstanbul Boğazı’nın tam güneyinde çarpıştılar. Independenta ateş aldı ve ateş Evrialy’e sıçradı. 94.000 ton petrolün 30.000 tonu yanarken kalanı denize yayıldı ve 5.5 km’lik bir alan yoğun kirlenme etkisine girdi. Birçok deniz canlısı öldü, midye ve istiridye alanları petrolle kaplandı.
1983 Assami, 53.000 ton petrol ile yüklüyken, Muscat-Umman’ın 55 mil açığında makine dairesinde önemli bir yangına tanık oldu. Ateş geminin geri kalan kısmına, petrol ise denize yayıldı.
1985 Nova, İran’ın 20 mil güneyinde, Körfez mevkiinde 70.000 ton petrol kaybı vererek battı.
1988 Odyssey, Nova Scotia’nın 700 mil açığında 132.000 ton petrol kaybı vererek battı.
1989 Exxon Valdez, 37.000 ton petrol dökülmesine ve ölümcül çevre hasarına neden olarak, Alaska sahilinin açıklarında karaya oturdu.
1989 Kharg V, Afrika’nın kuzey batı sahili açıklarında 70.000 ton ham petrol dökerek patladı.
1991 ABT Summer, Angola’nın 700 mil açığında 260.000 ton petrol kaybı ile battı.
1994 İstanbul boğasında Nassia ve shipbroker kazalarının meydana gelmesi, 29 denizcinin ölümü, 20.000 ton petrolün boğaza yayılması su ürünleri stoklarına büyük darbe vuruldu.
1999 Volganeft kazası, gemi ikiye bölündü. 3086 ton petrol Florya ve Marmara denizine
yayıldı.
2002 Gotia, 25 ton fuel-oil İstanbul Boğazı, Haliç ve Marmara’ya yayıldı.
2003 Svyatov Panteleymon gemisinin 423 ton yakıtla Anadolu fenerinde kayalara vurdu ve petrol yayıldı.
2004 MV Selendang Ayu, Batı Alaska’da karaya oturdu, gemi ikiye bölündü ve bunun
sonucunda 1.560 ton petrol denize döküldü.
2010 MT Bunga Kelana 3, Singapur Boğazı’nda yük gemisi ile çarpıştı. 2000 ton petrol denize döküldü.
2013 Taylandpetro kimya şirketi PTT Global Chemical’a ait kıyı ötesi boru hattında sızıntı
meydana geldi ve toplam 50 bin litre civarında ham petrolün aktığı belirtildi.
2014 Shela Nehrinde (Sundarbans, Bangladeş), 350,000 litre petrol taşıyan Southern Star VII isimli tanker devrildi. Petrol yaklaşık 350 km2 lik alana yayıldı.
Petrol Kirliliği Nasıl Giderilir?
Skimmer: Mekanik yöntemlerle tipik bir atık su arıtma tesisi mantığına dayanan reaktörlerden oluşan arıtma platformudur. Kirlenmiş deniz suyu, tanka alınarak mekanik arıtma yöntemlerinden geçirilir ve temiz su deşarj edilir.
Petrolün Yayılmasını Engelleyen Korkuluk: Kirlenmiş bölgenin etrafı geçirimsiz bir malzeme ile çevrilir. Çevrelenen alandaki petrol, skimmer ile arıtılarak su deşarj edilir.
Sorbent Boom: Deniz yüzeyindeki petrol ve yağı emmesi için kullanılır.
Sorbent Granüle: Çapları bölgedeki petrol kirliliğine göre değişen granüller suya dökülerek petrolün emilmesi sağlanır ve özel süpürge yardımı granüller toplanır.
Döner Fırçalı Skimmer: Yüzen bir platformda hızlı dönen fırçalar sayesinde petrol sudan ayrılır.
Poliüretan Köpük: Bir dakikada yüz katı kadar yayılan köpük malzeme ile petrol emilerek su yüzeyinden arındırılır.
Parafin: Petrolü katılaştırarak sudan ayırır.
Polinivil Prolidon (PVP): Pahalı bir yöntem olan PVP ile petrolün üstü kaplanır ve fiber bir şekilde toplanır. PVP miktarı petrolün miktarına göre değişir. Genellikle petrol miktarının %15 şeklinde kullanılır.
Uluslararası Alanda Denizlerdeki Petrol Kirliliği İle İlgili Sözleşmeler
Deniz kirliliği, uluslararası anlamda çeşitli yükümlülükleri beraberinde getirmektedir. Deniz kirliğinin önlenmesi ve alınması gereken tedbirler, milletlerarasında hukuki sorumluluklar doğurmaktadır. Son yıllarda denizlere verilen zararların tazminine yönelik birçok anlaşma düzenlenmiş ve ülkeler, anlaşmalarda taraf olarak yükümlülüklerini yerine getireceklerine dair imzalar atmışlardır.
1992 Tarihli Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu İle İlgili Uluslararası Sözleşme:
Tazmin rejimini kuran ilk ve en temel uluslararası sözleşme olan “1969 tarihli Petrol Kirliliğinden Doğan Zararın Hukuki Sorumluluğu ile İlgili Uluslararası Sözleşme” nin revize edilmiş halidir. Denize kıyısı olan bütün Avrupa Birliği ülkeleri bu sözleşmeye taraf olmuştur. Sözleşme ile petrol kirlenmesi mağdurları için güvence oluşturulmuştur.
1992 Tarihli Petrol Kirliliği Zararının Tazmini İçin Bir Uluslararası Fonun Kurulması ile İlgili
Uluslararası Sözleşme:
Petrol kirliliği mağdurları için 1969 tarihli sözleşmenin ek tazminat ödenmesi konusunda tamamlanmış halidir. Denize kıyısı olan bütün Avrupa Birliği ülkeleri bu sözleşmeye taraf olmuştur.
1996 Tarihli Tehlikeli ve Zararlı Maddelerin Deniz Yoluyla Taşınmasına İlişkin Zararlardan
Sorumluluk ve Tazminata Dair Milletlerarası Sözleşme:
Deniz yoluyla taşınan tehlikeli ve zararlı maddelerin transferine yönelik hukuki sorumluluk ve tazminat sorunlarını ele alır.
2003 Tarihli Tamamlayıcı Fon Sözleşmesi:
1992 tarihli hukuki sorumluluk ile fon sözleşmelerinin mevcut sınırlarının yeterli olmadığı düşüncesi ile petrol kirliliği mağdurlarının haklarını korumak ve zararlarının tam bir şekilde karşılanması amacı ile 2003 protokolü kabul edilmiştir.
2001 Tarihli Gemi Yakıtlarından Kaynaklanan Petrol Kirliliği Zararının Hukuki Sorumluluğu
Hakkında Uluslararası Sözleşme:
Direkt olarak tazmin rejimini düzenleyen en son sözleşmedir. Gemilerde gerçekleşen sızıntı veya bilinçli olarak petrolün bırakılması ile doğacak sorunları, hukuki sorumluluk ve tazminat meseleleri nezdinde uluslararası seviyede düzenlemektedir.
Kaynakça
YALÇIN ERİK, N.: “Petrol Tankeri Kazaları ve Neden Olduğu Çevre Kirliliği”, Cumhuriyet
Üniversitesi, 2015.
DEMİR, İ.: “Milletlerarası Deniz Kirliliği Sorumluluk ve Tazminat Rejimi İçinde Türkiye’nin
Yeri”, Ankara, 2014
TABANLI, F., GÜNEYSU, G.: “Deniz Çevresinin Kıyı Ötesi Petrol ve Gaz Faaliyetlerinden
Kaynaklı Kirliliği”, Selçuk Üniversitesi.
ELVER, O.: “Denizlerde Petrol Kirlenmesi ve Alınabilecek Önlemler”, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi, Samsun, 2016.
Comments