

Oct 7
Milyonlarca yıl boyunca yaşamış ve yaşamaya devam eden dünyamız günümüze kadar çeşitli dönemlerden geçti. Örneğin 200-300 millyon yıl önce tüm dünya Pangea isimli tek bir kıtaydı. Fakat tektonik hareketler, su aşınmaları, rüzgarların etkisi ve diğer çeşitli sebeplerden ötürü Pangea dağıldı, çeşitli coğrafi yer şekilleri oluşmaya başladı. Peki yer şekilleri nelerdir ve haritalarda nasıl gösterilir? Yer kabuğu ve yeryüzü şekilleri nelerden oluşmuştur, yer kabuğu üzerinde hangi şekiller vardır detaylıca inceleyelim.

Yeryüzü şekilleri, dünyanın iç veya dış kuvvetleri tarafından doğal olarak ortaya çıkan yapılardır. Bu şekiller, yeryüzünün görünümünü ve coğrafi yapısını belirler. İç kuvvetler, magmanın hareketi, tektonik plakaların çarpışması ve volkanik faaliyetler gibi süreçlerle yeryüzünü şekillendirirken; dış kuvvetler ise erozyon, rüzgar, su ve buzulların aşındırıcı etkisiyle yüzeyde çeşitli yapılar oluşturur. Böylece dağlar, vadiler, platolar, deltalar ve kanyonlar gibi farklı yer şekilleri meydana gelir.
Jeomorfoloji, yer şekillerinin oluşumunu inceleyen bilim dalı olarak bilinir. “Jeo”, dünya, “morfoloji” ise değişim anlamındadır, yani tam anlamıyla “Dünya’nın değişimini inceleyen” bilimdir. Jeomorfoloji ile Dünya'nın yüzey şekillerini, bunların oluşumunu ve zaman içindeki gelişimini, ayrıca bunları etkileyen çok çeşitli faktörler incelenir.
Yeryüzünün şekillenmesinde iki ana faktör etkilidir: iç kuvvetler ve dış kuvvetler. İç kuvvetler, yer kabuğundaki tektonik hareketler, volkanik faaliyetler ve magmanın yükselmesi gibi süreçlerle ortaya çıkar. Dış kuvvetler ise akarsuların aşındırması, rüzgarın taşıma ve biriktirme etkisi, buzulların hareketi ve dalgaların kıyıları aşındırması gibi etkilerle yeryüzünü şekillendirir
Şimdi hızlıca bu kuvvetlerin ortaya çıkardığı yer şekilleri nelerdir ve nasıl oluşurlar inceleyelim.

Yer şekillerinin oluşum süreci, Dünya'nın içinden kaynaklanan iç kuvvetler (endojen kuvvetler) tarafından şekillendirilir. Bu kuvvetler, yer kabuğunun dikey ve yatay hareketlerini tetikleyerek kıvrılma, faylanma, volkanizma, depremler, dikey hareketler ve tektonik plaka hareketleri gibi süreçlerle yeryüzünde çeşitli yer şekillerinin oluşmasına neden olur.
Bu hareketler sonucunda kıvrılmalar antiklinaller ve senklinaler gibi yapılarla sıradağları, faylanmalar horst, graben ve blok dağları, volkanizma volkanik şekilleri, depremler ani değişimleri, dikey hareketler platolar ve havzaları, tektonik plaka hareketleri ise dağlar, vadiler ve okyanus çukurlarını meydana getirir. İç kuvvetler, yeryüzünün şekillenmesinde temel belirleyici rol oynar.
İç kuvvetler, yer kabuğundaki tektonik hareketler, volkanik faaliyetler ve magmanın yükselmesi sonucu yeryüzünde çeşitli şekiller oluşturur. Bu süreçler sonucunda dağlar, volkanlar, platolar, sıradağlar, fay hatları, kraterler, düdenler ve lav akıntıları gibi yer şekilleri meydana gelir. Bu yapılar, yeryüzünün iç dinamiklerinin doğrudan etkisiyle ortaya çıkar ve uzun yıllar boyunca değişime uğrayabilir.

Sıradağlar: Tektonik kuvvetlerle birden fazla dağın birbirine bitişik olarak yükselmesiyle oluşur. Örnek: Toros Dağları.
Tek Dağlar (İzole Dağlar): Çevresine göre tek başına yükselen dağlardır. Örnek: Erciyes Dağı.Volkanik Dağlar: Magmanın yeryüzüne çıkmasıyla meydana gelen dağlardır ve krater içerir. Örnek: Nemrut Dağı.
Dağ Silsileleri: Birbirine bağlı sıradağların oluşturduğu uzun ve geniş zincirlerdir. Örnek: Himalayalar.
Karstik Dağlar / Kireçtaşı Dağları: Karstik erozyon sonucu oluşmuş dağlardır. Örnek: Uludağ çevresi.
Buzul Dağları: Yüksek dağlarda buzulların aşındırmasıyla şekillenen zirveler ve sırtlar. Örnek: Alpler.
Horstlar: Fay hareketleriyle çevresine göre yükselmiş blok dağlardır. Örnek: Batı Anadolu’da bazı tektonik alanlar.

Kalker Platolar: Erozyona karşı dayanıklı kalker tabakalarının yükselmesiyle oluşur. Örnek: Konya Ovası çevresi.
Volkanik Platolar: Volkanik lavların yayılması ve sertleşmesi sonucu meydana gelir. Örnek: Erzurum-Kars Platosu.
Masifler: Yüksek ve geniş, nispeten engebeli platolardır. Örnek: Menderes Masifi.
Yaylalar: Hafif engebeli, otlak ve tarıma uygun yüksek düz alanlardır. Örnek: Rize yaylaları.
Geniş Platolar / Kıta Platoları: Çok büyük alan kaplayan yüksek düzlükler. Örnek: Anadolu’nun doğu platoları.
Dik Platolar / Kanyonlu Platolar: Akarsuların aşındırmasıyla dik yamaçlı hale gelmiş platolar. Örnek: Fırat Kanyonları çevresi.
Tersiyer Platolar: Volkanik aktivite sonrası oluşmuş daha eski platolar. Örnek: Tersiyer Erzurum Platosu.

Akarsu Vadileri: Akarsuların aşındırmasıyla oluşan uzun ve dar çukurlardır. Örnek: Fırat Vadisi.
Kanyon: Akarsu vadisinin derinleşmiş, dik yamaçlı formu. Örnek: Grand Canyon.
Obruk ve Dolinler: Yer altı sularının erittiği kireçtaşı veya jips tabakalarının çökmesiyle oluşan çukurlardır. Örnek: Konya Obrukları.
Tektonik Çukurlar (Graben): Yer kabuğunun çökmesiyle oluşan uzun ve dar çukurlardır. Örnek: Gediz Graben.
Fay Çukurları: Tektonik kırık boyunca oluşan çöküntüler. Örnek: Kuzey Anadolu Fay hattı çukurları.
Kraterler: Volkanik patlama sonucu oluşan çukurlardır. Örnek: Nemrut Krateri.Maarlar: Su dolu volkanik çukurlardır. Örnek: Eifel Maar’ları.
Dünya’nın dış kuvvetleri yer şekillerinin oluşum sürecine etkileri Dünya'nın yüzeyinde veya yüzeye yakın bir yerde etki eder ve başlıca su, rüzgar, buz ve yerçekimi tarafından yönlendirilir. Bu kuvvetler, kayaların aşınması, taşınması ve birikmesi ile yeryüzünü sürekli şekillendirir. Aşınma, kayaların fiziksel, kimyasal ve biyolojik süreçlerle parçalanmasını sağlar; erozyon ise nehirler, buzullar, rüzgar, dalgalar ve yerçekimiyle taşınan malzemelerin vadiler, uçurumlar ve diğer şekilleri oluşturmasını sağlar.
Dış kuvvetlerin diğer etkileri de yer şekillerinin oluşumunda önemlidir. Taşınma ve birikme, rüzgar, su ve buz tarafından taşınan tortuların deltalar, alüvyon yelpazeleri, kumullar ve morenler gibi şekiller oluşturmasını sağlar. Kütle kayması yamaçların şekillenmesine ve heyelan, talus yamaçları gibi oluşumlara yol açar. Buzul etkisi U vadileri, fiyortlar ve morenler; nehir süreçleri vadiler, taşkın yatakları ve deltalar; eolik süreçler kum tepeleri ve yardanglar; denizsel süreçler ise kayalıklar, mağaralar, kumsallar ve bariyer adalar oluşturur.
Dış kuvvetler sonucunda ortaya akarsu vadileri, deltalar, kanyonlar, taşkın yatakları, kumullar, alüvyon yelpazeleri, morenler, U vadileri, fiyortlar, sarkıt ve dikitler, yamaçlardaki heyelanlar ve talus yamaçları, kum tepeleri, yardanglar, kayalıklar, mağaralar, kumsallar, bariyer adalar ve lagünler gibi yer şekilleri meydana gelir. Bu yapılar, yeryüzünün dış kuvvetler tarafından sürekli şekillendirilmesinin doğrudan bir sonucudur ve zaman içinde değişmeye devam eder.

Vadi: Akarsuların uzun süreli aşındırmasıyla oluşan uzun ve dar çukurlardır. Örnek: Fırat Vadisi.
Delta: Akarsuların taşıdığı malzemeleri deniz veya göl kıyısında biriktirmesiyle oluşan üçgen şeklindeki alanlardır. Örnek: Nil Deltası.Kanyon: Akarsuların derin aşındırması sonucu oluşan dik yamaçlı vadilerdir. Örnek: Grand Canyon.
Set ve Göletler: Akarsuların biriktirdiği malzemelerle oluşturduğu doğal barajlar sonucu meydana gelir. Örnek: Dicle Nehri setleri.
Şelale: Akarsuyun yatağındaki ani yükseklik farkı nedeniyle oluşan dik düşüşler. Örnek: Düden Şelalesi.
Tortul Düzlük (Alüvyal Düzlük): Akarsuların taşıdığı malzemeleri taşkın alanlarında biriktirmesiyle oluşan geniş, düz alanlar. Örnek: Fırat Deltası çevresi.
Menderes: Akarsuyun eğim azlığı nedeniyle yaptığı kıvrımlar. Örnek: Sakarya Nehri meanderleri.
Taşkın Ovası: Nehirlerin taşıdığı malzemeleri düzenli olarak taşkın sırasında biriktirmesiyle oluşan ova.

U Vadisi: Buzulların aşındırmasıyla oluşan geniş ve U biçimli vadilerdir. Örnek: Alpler’deki vadiler.
Sirk (Buzul Çanağı): Buzulların baş kısımlarında oyduğu çanak biçimli çukurlardır. Örnek: Uludağ’daki buzullar.
Moren: Buzulların taşıdığı kaya ve toprağı biriktirmesiyle oluşan yığınlardır. Örnek: İsviçre Alpleri morenleri.
Fiyord: Buzulların denize doğru aşındırmasıyla oluşan dik yamaçlı ve denizle dolmuş vadilerdir. Örnek: Norveç fiyordları.
Drumlin: Buzulun hareketi sırasında oluşan tepecik şeklindeki moren yığınları.
Esker: Buzul erimesi sırasında oluşan uzun ve yılan gibi uzanan kum/çakıl sıraları.

Kum Tepeleri (Barkan): Rüzgarın kumları biriktirmesiyle oluşan yığma şekilleridir. Örnek: Sahra Çölü barkanları.
Rüzgar Sırtı: Rüzgarın aşındırma ve biriktirme etkisiyle oluşan uzun sırtlardır. Örnek: Orta Asya bozkırları.
Deflasyon Çukuru: Rüzgarın yüzeyi aşındırarak çukur oluşturmasıyla meydana gelir. Örnek: Gobi Çölü.
Yelpaze ve Rüzgar Dalgaları: Rüzgarın taşınan malzemeleri biriktirmesiyle oluşan küçük eğimli birikim şekilleridir.
Rüzgar Taşı: Rüzgarın aşındırdığı taş ve kayalar.

Kıyı Koyu ve Kıyı Burnu: Dalga ve akıntıların aşındırma ve biriktirme etkisiyle şekillenen kıyı uzantılarıdır. Örnek: Kapıdağ Yarımadası.
Lagün: Dalga ve akıntıların oluşturduğu kum setleriyle denizden ayrılan sığ su gölleri. Örnek: Büyükçekmece Lagünü.
Kıyı Setleri ve Tombolo: Kum ve taşların birikmesiyle oluşan doğal setler ve adayı ana karaya bağlayan dar kıyı uzantıları. Örnek: Bodrum’daki Tombolo alanları.
Falezler: Dalga aşındırmasıyla oluşan dik kıyı yamaçlarıdır. Örnek: Datça Falezleri.
Lagün Seti (Bar): Kum veya taşların birikerek lagünü denizden ayırması.
Tersiyer Kıyı Platformu: Dalga aşındırmasıyla oluşmuş düz kaya platformları.

Karstik yer şekilleri olarak da bilinirler:
Mağara: Yer altı sularının kayaları çözerek oluşturduğu boşluklardır. Örnek: Damlataş Mağarası, Alanya.
Obruk: Yer altı suyunun erittiği kireçtaşı veya jips tabakalarının çökmesiyle oluşan çukurlardır. Örnek: Konya Obrukları.
Düden ve Ponor: Yer altı suyunun yüzeye indiği veya boşalttığı çukurlardır. Örnek: Antalya Düden Şelalesi.
Sarkıt ve Dikitler: Mağaralarda mineral birikimiyle oluşan dikey oluşumlardır. Örnek: Karain Mağarası.
Karstik Vadi: Yer altı sularının çözünmesiyle oluşmuş çöküntü vadileri.
Düz arazilerde en çok tarım ve yerleşik yaşam gelişmiştir; çünkü verimli topraklar ve kolay sulama imkânı, erken dönem insan uygarlıkları için ideal koşullar yaratmıştır. Nil, Dicle ve Fırat gibi nehir vadileri, hem toprağı beslemiş hem de sulama için gerekli suyu sağlamıştır. Bu sayede Mısır ve Mezopotamya gibi uygarlıklar, gıda fazlası üretmiş, nüfuslarını artırmış ve karmaşık şehirleşme ile toplum yapıları oluşturmuştur. Ayrıca düz araziler, altyapı ve kentleşme çalışmalarını kolaylaştırarak medeniyetlerin gelişmesini desteklemiştir.
Yer şekillerinin insan yaşamına etkisi, insanların nerede yaşamayı seçeceklerini ve nüfusun ne kadar yoğun dağıldığını etkiler. Düz ve verimli ovalar, nehir vadileri, deltalar ve zengin topraklara sahip volkanik alanlar, tarım ve insan yerleşimi için uygun oldukları için genellikle yüksek nüfus yoğunluğuna sahiptir. Buna karşılık, dağlık alanlar, dik yamaçlar, çöller ve toprak kalitesi kötü veya iklimi sert bölgeler, zorlu yaşam koşulları nedeniyle genellikle düşük nüfus yoğunluğuna sahiptir.
Yer şekilleri, güzergâhları, maliyetleri, inşaat uygulanabilirliğini ve geliştirilebilecek ulaşım sistemlerinin türlerini direkt etkiler. Ovalar ve düzlükler, yollar, demiryolları ve otoyolların için daha kolay ve ucuz verimli ulaşım ağlarına olanak tanır. Dağlar ise kısıtlayıcıdır ve tüneller, köprüler ve zikzak yollar gibi maliyetli mühendislik çözümleri gerektirir. Nehirler, doğal su yolları olarak ulaşımı kolaylaştırır ama köprüler veya feribotlar gerektirir. Çöller ve diğer zorlu araziler, aşırı sıcaklıklar ve değişken yüzeyler gibi altyapı geliştirme ve bakımını zorlaştıran zorluklar sunar.
Genel olarak, ulaşım ağları, maliyetleri en aza indirmek ve bağlantıyı geliştirmek için arazi şekillerinin oluşturduğu en az dirençli yolu, genellikle ovalar, vadiler ve hafif eğimler boyunca takip etme eğilimindedir.
Türkiye’nin yer şekilleri, ülkenin jeolojik yapısı, tektonik hareketler ve doğal süreçlerin bir sonucu olarak oluşmuştur. Hem iç kuvvetler hem de dış kuvvetler, Türkiye’deki yer şekillerinin oluşum sürecinde belirleyici olmuştur. Bu nedenle Türkiye’deki ana yer şekillerinin temel özellikleri, bölgesel dağılışlarıyla birlikte değerlendirilmelidir.
Dağlar: Türkiye’nin kuzeyinde Kuzey Anadolu Dağları, güneyinde Toroslar ve doğuda Doğu Anadolu Dağları yer alır. Bu dağlar, levha hareketleri ve fay hatları sonucu yükselmiştir. Bu bağlamda, Türkiye’deki yer şekillerinin oluşum sürecine iç kuvvetlerin etkisi çok belirgindir.
Platolar: İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da geniş platolar görülür. Bu platolar, tektonik hareketler ve erozyon süreciyle şekillenmiş olup, Türkiye’nin ana yer şekilleri arasında önemli bir yer tutar.
Ovalar: Çukurova, Konya Ovası, Büyük Menderes ve Gediz Ovaları, Türkiye’deki yer şekillerinin verimli alanları olarak dikkat çeker. Bu ovalar, tarım ve nüfus yerleşimi açısından stratejik öneme sahiptir.
Kıyılar ve Lagünler: Ege ve Akdeniz kıyıları, delta, lagün ve tombolo gibi yer şekillerini barındırır. Karadeniz kıyıları ise dar ve falezli yapısıyla Türkiye’deki dış kuvvetlerin oluşturduğu yer şekillerine örnektir.
Özel Yer Şekilleri: İç Anadolu’daki obruklar, krater gölleri; Ege ve Akdeniz’deki karstik çukurlar, Türkiye’nin yer şekilleri ve özellikleri açısından dikkat çeker.

Türkiye'nin fiziki haritasına bakarsanız eğer doğuya gidildikçe yükselti artar. Yani dağlar, vadiler, taşkın ovaları daha sık görülür. Marmara, Akdeniz ve Ege bölgesinde ise deltalara daha sık rastlanır. Genel olarak Türkiye’nin 7 bölgesinde en sık rastlayacağınız yer şekilleri şunlardır:
Bölge | Yer Şekilleri |
Marmara | Delta, Set, Lagün, Krater, Obruk |
Ege | Delta, Lagün, Tombolo, Karstik Çukurlar (Dolin/Obruk), Menderes |
Akdeniz | Delta, Lagün, Krater, Falez, Obruk |
Karadeniz | Taşkın Ovası, Falez, Vadi, Karstik Çukurlar, Set |
İç Anadolu | Obruk, Krater Gölü, Taşkın Ovası, Menderes (Meander), Karstik Vadi |
Doğu Anadolu | Krater, Obruk, Vadi, Taşkın Ovası, Moren / Drumlin |
Güneydoğu Anadolu | Delta, Taşkın Ovası, Set, Karstik Çukurlar, Krater |
Yer şekillerini göstermek için kullanılan haritalar arasında topografik haritalar, fiziki haritalar, dijital yükseklik modelleri, coğrafi bilgi sistemi (CBS) tabanlı haritalar ve uydu görüntüleri öne çıkar. Bu haritalar, dağları, vadileri, ovaları, platoları ve kıyı sistemlerini detaylı bir şekilde görselleştirmeye imkân tanır, eğim ve yükseklik farklılıklarını ortaya koyar, aynı zamanda doğal ve yapay oluşumların dağılışını anlamayı kolaylaştırır. Modern teknolojiler sayesinde bu haritalar, sadece statik bir görünüm sunmakla kalmaz, 3D modellemeler ve interaktif araçlarla kullanıcıların araziyi farklı açılardan incelemesine olanak sağlar.
Günümüzde, harita yer şekilleri ve özellikle izohips yer şekilleri, eğim ve yükseklik farklarını net bir şekilde göstermek için yaygın olarak kullanılır. Türkiye özelinde ise yüksek çözünürlüklü uydu verileri ve CBS destekli haritalar, Toroslar’ın eğim dağılımını, İç Anadolu’daki obruk ve krater göllerini, Karadeniz ile Ege kıyılarındaki falez ve delta sistemlerini ayrıntılı biçimde gösterir. Bu sayede hem akademik araştırmalar hem de şehir planlama, tarım ve afet yönetimi gibi uygulamalar için Türkiye’nin yer şekilleri hassas bir şekilde analiz edilebilir ve görselleştirilebilir.

Yer şekillerini haritalarda göstermek için farklı yöntemler kullanılır ve her biri araziyi anlamayı kolaylaştırır. Renklendirme yöntemi, yükseklik farklarını renk tonlarıyla ifade eder; düşük alanlar açık renklerle, yüksek alanlar koyu renklerle gösterilerek dağlar, vadiler ve platolar görselleştirilir. Tarama yöntemi ise arazinin eğimini ve yüzey dokusunu, çizgiler veya tarama çizgileriyle aktarır; özellikle yoğun topografik alanlarda detaylı görselleştirme sağlar.
Bir diğer klasik yöntem gölgelendirme yöntemidir; ışık ve gölge etkisiyle haritada yükseklik ve derinlik algısı yaratılır. Kabartma yöntemi ise fiziksel olarak harita yüzeyini yükselterek dağ, vadi veya tepe gibi yer şekillerini üç boyutlu olarak hissedilmesini sağlar. En teknik ve yaygın yöntemlerden biri de izohips (eş yükselti) yöntemidir; aynı yüksekliğe sahip noktaları birleştiren eğriler aracılığıyla arazi detayları, eğim ve yükseklik farkları net bir şekilde ortaya konur.
Günümüzde bu yöntemler, sayısal yükseklik modelleri ve CBS destekli haritalar ile birleştirilerek daha hassas ve interaktif bir şekilde uygulanmaktadır. Türkiye’de Toroslar’ın dik yamaçları, İç Anadolu’daki obruklar ve Ege kıyılarındaki karstik çukurlar, bu yöntemlerle modern haritalarda kolayca analiz edilebilmektedir.


